2009 yılında yapılan PISA sınavının ICT (Bilgi ve İletişim Teknolojileri) konusundaki sonuçlarına 2011 yılınının haziran ayında yayınlanacağı duyurulmuştu ve bu konudaki rapora
OECD (2011), PISA 2009 Results: Students on Line: Digital Technologies and Performance (Volume VI) adresinden erişilebilmektedir. Bu raporun olası sonuçlarına bundan önce yazdığım birçok yazıda vurgu yapmış ve Milli Eğitim Bakanlığının TE 1-8 seviyesindeki okulların programlarında yer alan Bilişim Teknolojileri 1-8 dersini seçmeli hale getirmesini, ders saat sayısını bire düşürmesini ve kredisiz hale getirmesini eleştirmiştim. Bu derslerin kaldırılmasının alanyazına "Sayısal Yarılma (Digital Divide)" olarak geçen kavramın artık ikinci aşamaya geldiğini (9 Ağustos 2009'da yazdığım yazı) birinci aşamadaki bilişim teknolojileri kullanımına olanak sağlayan araçlara sahip olmanın artık yetmeyeceğini bunun yerine artık bunları nasıl kullanarak üretici olunabileceğinin önemli olduğunu (İkinci yarılma) vurgulamıştım. 2009 yılında yaptığım bu vurgu yeni 2011 haziran ayında açıklanan PISA, ICT raporunun 144. sayfasında;
--------------------------------------------------------
.....The digital divide is no longer only about having physical access to a computer and the Internet at home and at school. While it is still true that students without or with only limited access to ICT at home and at school will not reap the same benefits as those with unrestricted access, a second digital divide is emerging between those who have the skills to benefit from ICT use and those who do not. Understanding how and where students use ICT, and their attitudes towards and confidence in using them, is essential for assessing the extent to which students are being prepared for full participation in the knowledge-based economy......
----------------------------------------------------------da aynı şekilde vurgulanmaktadır. Kısacası, okullara sadece teknolojik araç-gereçleri doldurmak yeterli olmamaktadır denmektedir. Tam bu noktada; TE 1-8 "Bilişim Teknolojileri" derslerinin zorunlu olmasının önemsiz olduğunu ileri sürenler, bu dersin kapsamında edinilen bilgi ve becerilerin artık öğrenciler tarafından kendi kendilerine kazanıldığını dolayısıyla bu derse gerek olmadığını ileri sürmektektedirler. Fakat, rapor dikkatle incelendiğinde durumun hiçte bu uzgörüsü müthiş arkadaşların söylediği gibi olmadığı ortaya çıkıyor. Raporun tamamı bizim ülkemiz için dersler içermekte ama ben sadece daha önce değişik defalar gündeme getirdiğim "Bilgi ve İletişim Teknolojileri" dersi çerçevesinde örnekler vermekle yetineceğim;
Raporda (Sayfa 170) Şekil VI.5.26'da beş başlıkta (Dijital resim işleme, veri tabanı oluşturma, hesap tablosu kullanarak grafik oluşturma, sunum oluşturma ve ses, görüntü ve resim içeren çoklu ortam materyali hazırlama) OECD ortalamalarını yüzde olarak verilmektedir. Dijital resim konusunda ben kendi kendime yeterim diyenler %61 olurken, veri tabanı oluşturabilirim diyenler oranı %27, çoklu ortam materyali hazırlayabilirim diyenler %54, sunum hazırlayabilirim diyenler %71 ve hesap tablosu kullanarak grafik üretebilirim diyenlerin ortalaması %52 olmuş. Bu oranları aklımızda tutup bu sınava katılan öğrencilerimizin durumuna baktığımızda; Çoklu ortam üretebilirim diyenlerin durumunu diğer ülklerle kıyasladığımız zaman;
Aynı şeklide, hesap tablosu kullanarak grafik oluşturma ortalamalarına baktığımızda;
gene OECD ülke ortalamalarının altında kaldığımız açıkca görülmektedir. yıllar olarak bu becerilerdeki gelişmelere baktığımızda (2003 ve 2009'daki durumları);
2003 ve 2009 yıllarındaki hesap tablosu kullanımı, sunum hazırlama ve çoklu ortam materyali hazırlamada bizim öğrencilerimizde gelişme görülsede hala OECD ülke ortalmalarının altında kaldığımız açıkca görülmektedir. Tam bu nokta da 2012 yılında yapılacak olan PISA ICT değerlendirmelerinde durumumuzun daha da kötüye gideceğini söylemek için falcı olmaya gerek yoktur (bu cümleyi daha önce 2009 için kullanmış ve umarım yanılırım demiştim ama şimdi daha kesin olarak söyleyebilirim çünkü 2009 PISA-ICT sonuçları o varsayımımı ispatlamış durumda). 2006 yılında programını yapmış olduğumuz Bilgi ve İletişim Teknolojileri 1-8 dersi aynı yıl ani bir kararla seçmeli hale getirildi, kredisi sıfırlandı, ve haftada bir saate sınırlandı. Rapordaki sonuçlar bu yapılanların ne kadar doğru olduğunu hepimize göstermiş oluyor. 2012'yi beklemeden hemen bu yanlıştan dönmekte büyük bir fayda bulunduğunu artık anlamalıyız. Bilgi ve İletişim teknolojileri dersini zorunlu hale getirip, dersi alan uzmanı olan Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü mezunu öğretmenlere teslim etmeliyiz. Değilse, 2012 yılında ben buradayım gene raporu okur ve sonuçlarını sizlerle paylaşırım :-)
saygılarımla
M. Yaşar Özden
Yaşar Hocam Merhaba,
YanıtlaSilHocam bahsettiğiniz üzere rapor her şeyi açıklıyor aslında. Tabi bazı kilit noktalar var hocam bir de. Yani Bilgisayar dersinin olmasına gerek yok diyenler bu dersi ne olarak görüyor veya görmek istiyor. Maalesef yeterli saat olmadığı için temel bilgisayar eğitimiyle kalınıyor. Bence bundan daha ilerisine gerek var. Tabi bu durumda da BÖTE'nin müfredatında da bazı değişiklikler yapılması gerekebilir. Bir de söylemeden edemeyeceğim. BÖTE den mezun olup öğretmen olamayan arkadaşlar şunu söyler o zaman açmayın bu kadar bölüm. Bu sene öğrenciler tercih yaparken YÖK başkanımız açıklama yaptı. MEB de alımı azalmış yerleri tercih etmemeye çalışın gibi. Şimdi burada bir çelişki ortaya çıkıyor.
1) Benim bilgisayar öğretmenine ihtiyacım yok diyen MEB, bölüm sayısı her geçen gün artmış olan BÖTE.
2) İstatistiklerin gerek yok diyen kişilere adresi BÖTE diye gösterip durduğu bir bölüm.
Birileri yanlışlarından dönecek ama ne kadar geç dönecek işte bu büyük bir soru işareti hocam.
Saygılarımla,
Ekrem YILDIZ