son günlerde okuduğum haberler arasında bir tanesi çok ilgimi çekti sizlerle paylaşma ihtiyacı duydum, yazının başlığı "Tablet Sınıfta Kaldı", Radikal gazetesinden sayın Can Güleryüzlü tarafından kaleme alınmış. Yazıyı okurken projenin ilk sunuluş dönemlerinde yazdığım ve paylaştığım yazılar aklıma geldi kasım 2010 tarihinde yazdığım "Gözümüz Aydın FATİH Geliyor" başlıklı yazımda başımıza gelebilecekler konusunda öngörülerde bulunmuşum ne yazık ki, yukarıda adresini paylaştığım haberdeki bulgular bunları doğrular nitelikte. Aslında, PISA 2012, ICT sonuçları da bunları yakında pekiştirecek, öğretmediğimiz / öğrenilmesine yardımcı olmadığımız bir dersin çıktılarını ölçmeyi denediğimizde bundan başka sonuç alınması mümkün değildir.
Burada biraz durup yukarıda yazının içerğine baktığımızda,
...."Tek katkı alanı
‘Takımla çalışma’, ‘yaratıcılık’, ‘sosyal sorumluluk’, ‘bilgi okuryazarlığı’, ‘hayat boyu öğrenme’ becerileri açısından da hayal kırıklığı yaratan sonuçlar çıkarken, ‘teknoloji okuryazarlığı’ becerisi açısından tabletli eğitim olumlu sonuçlar verdi. Öğrencilerin çoğunluğu, tabletli eğitimin ‘teknoloji okuryazarlığı’na katkı sağladığı görüşünü dile getirdi...."
sadece "Teknoloji Okuryazarlığı"na katkı yapıldığı öğrenciler tarafından belirtilmiş ‘Takımla çalışma’, ‘yaratıcılık’, ‘sosyal sorumluluk’, ‘bilgi okuryazarlığı’, ‘hayat boyu öğrenme’ becerileri açısından da hayal kırıklığı yaşandığına vurgu yapılmış.
Bu bulguları okuyunca hemen aklıma "Niye olmuyor?, neyi yanliş yapıyoruz? soruları gelince uzun süredir aklımda olan bir noktayı sizlerle paylaşmak istedim. Yazının da başlığında da kısaltarak yazdığım Türk Eğitim Sisteminin sorunlarının çözümünde ısrarla kullandığımız 3M sarmalından nasıl çıkabiliriz? Önce, bu 3M'nin ne olduğunu açıklamaya çalışayım "Müfredat, Metod, Materyal". Her türlü eğitim/öğretim sorunuyla karşılaştığımızda bu 3'lünün etrafında dolaşarak çözüm aradığımız için bir türlü gerçek çözümler üretemiyoruz. Albert Einstein'ın bu tür durumlar için söylediği söz bizler için yardımcı olabilir diye düşünüyorum "Aynı çözüm kümelerini kullanarak farklı sonuçlar beklemek akıllı insanların işi değildir". Dolayısıyla, sorunu gerçekten çözmek için farklı çözüm kümleri denemek gerekir. Örneğin, eğitim/öğretimde ikincil etkisi olduğuna inandığım (Öğrenmede minimum yasası) 3M sarmalından çıkıp işin gerçekleştiricilerine yoğunlaşmakta fayda olduğunu düşünüyorum. Yani, öncelikle 3M'nin gerçek muhataplarının yapılan değişimlere ne kadar hazır oldukları noktasına yoğunlaşmanın sorunun çözümüne büyük katkı yapacağını biliyorum. Eğitim sistemimizin sorunlarının artık eşitlik ve nitelik/kalite noktasına geldiğini bunun çözümünün ise nitelikli insan kaynağından geçtiğini, değilse yaptıklarımız benim oğlum bina okur döner döner onu okur deyişinden öteye geçemeyecektir. Nitelikli/Kaliteli eğitimin ise, nitelikli öğretmenlerden geçtiğini bilmek için alim olmaya gerek yok. Öyleyse, öncelikle öğretmen yetiştirme işini ciddi ciddi düşünmeliyiz, günümüzün öğretmenin de ne tür bilgi ve becerilerin olması gerektiği konusunda çalışmalıyız, bu bilgi ve becerilere sahip öğretmenlerin yetişitirilmesi için neler yapılması konusunda vakit harcamalıyız. Değilse, çözüm 3M, herkese hayırlı olsun.
Unutmadan,
”Müzik değişince dans değişir – Afrika atasözü”
”Adding wings to caterpillars does not create butterflies. It creates awkward and dysfunctional caterpillars. Butterflies are created through transformation). – Stephanie Marshall(1996)”
” Eğer yanlış trene binmişseniz, koridorda ters istikamette yürümenin size faydası olmaz - Dietrich Bonhoeffer ”