Cumartesi, Ağustos 16, 2014

Neden Bilgisayar Öğretmeni Olmalıdır..

Merhaba:

20 Ekim 2010 tarihinde "Neden Bilgisayar Öğretmeni Olur" başlıklı bir yazı yazıp ÖSYM tarafından 2010 yılında yayınlanan TABLO 4 verilerinde bir araştırma yapmışım ve 
"...içinde bilgisayar (bir araç) kelimesi geçen tam 337 adet program buldum. bu bana çok ilginç geldi bir araç için 337 değişik 4 yıllık program açılmış ve 12313 kontenjan ayrılmış. :-) demek ki, 12313 kişi bir araç ismi verilen bölümlerde okumak için gelecek. :-)" demişim. Aradan 4 yıl geçtikten sonra durum ne olmuş diye baktığımda bu sefer gene kaynak olarak ÖSYM'nin 2014 TABLO 4'ünü kullandığımda, bu kez içerisinde bilgisayar kelimesi geçen 367 öğrenci alınan yere rastladım*. Kontenjan olarak baktığımda toplam kontenjan olarak 11.769 bildirilirken bunun 10.592 dolmuş, yani %90 doluluk oranına erişilmiş.
 
İşi bir adım ileriye götürüp sadece "Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri" olarak baktığımda 75 adet bu aramaya karşılık gelen yer bulunuyor bu yerler için 2999 kontenjan için 2787 başvuru olmuş ya da %92.93 doluluk oranına erişilmiş olarak görünüyor. Aslında, doluluk oranlarına Devlet ve Vakıf Üniversitelerini ayırarak baktığımda durum biraz daha ilginç görünüyor. Şöyle ki, Devlet Üniversitelerinde yer alan 45 program için ayrılan 2575 kontenjan %100 doluluk oranına erişirken Vakıf Üniversitelerinde açılan 10 program için açılan 424 kontenjanın ancak 212'si dolu görünmekte (%50). Vakıf Üniversitelerinde bursluluk oranı arttıkça doluluk oranlarında artış görülmekte. Aradan geçen 4 yıl içerisinde Bilgisayar ve Öğretim Teknolojisi programlarında saysal azalma görülse de kontenjan olarak hala 3000 civarında genç bu bölümlere kayıt yaptırmaya devam etmektedir. Geçen bu dört yıl boyunca hiç bir ümit verilmeyen bu gençler neden hala ısrarla bu bölümleri tercih etmeye devam etmektedirler. Temel Eğitim seviyesindeki okullarda verebilecek derslerinin olup olmadığından emin olmadan, atamalarda yeterince kontenjan verilip verilmeyeceği bilinmeden bu ısrar niye?

Ben bu gençlerin ısrarla "bilgisayar" diye özetleyebileceğimiz sihirli kelimenin (bazılarına göre araç onun için öğretmeni olmaz?) peşinden gittiklerini düşünüyorum. Aslında, bugünlerde hayal gibi görünen ya da bazılarına göre çocukların kendi kendilerine bile öğrenebildikleri onun için eğitim ve öğretimine ihtiyaç olmayan bu "bilgisayar" diye özetleyebileceğimiz beceriler önümüzdeki dönemin bir çok sorununun çözümünü içinde barındırıyor. 

Artık, temel okur yazarlık becerileri arasında "Programlama Okur Yazarlığı" (diğer okur yazarlık becerileriyle birlikte) yerini almış durumda, bu temel beceri için çocuklarımızın "Algoritmik ve Computational düşünme" becerilerine sahip olmaları gerekiyor. Bu beceriler çocuklarımıza okul öncesi dönemden başlayarak bütün temel eğitim kademelerinde düzenli olarak diğer temel okur yazarlık becerilerinde olduğu gibi zorunlu olarak verilmelidir. Bu yapılacak olursa, "Orta Gelir Tuzağı, kader olmaktan çıkar. Bu becerilere sahip bireylerin olduğu toplum sayısal tüketicilerin olduğu bir yapıdan sayısal tüketicilere sayısal tüketim ortamlarını üreten, yüksek katma değerli ihraç ürünlerini tasarlayıp üretebilen kısacası endüstri devriminin tüketicleri yerine sayısal üreticilerin toplum refahına ve gelişmesine katkı yaptığı bir yapıya dönüşür. Böylece, kaçan trenlerin arkasından bakmaktan kurtulabiliriz. Buraya kadar söylediklerimin yapılabilmesi ise kararlı ne istediğini bilen aynı çözüm kümesini kullanarak farklı sonuçların alınmasının hayal olduğunu kavramış politikalarla/politikacılarla mümkün olabilir. Bir mucize yapmak istiyorsak önce mucizenin nasıl gerçekleştirilebileceğine kafa yormamız gerekiyor. Günlük, aspirin çözümler günü kurtarır ama sonuç değişmez...

M. Yaşar Özden