Perşembe, Eylül 24, 2015

Computer Science for All: Fundamentals for Our Future (Herkes İçin Bilgisayar Bilimi)

"Computer Science for All: Fundamentals for Our Future"

Bizde değil (Bizim çocuklar zaten bildiği için gerek de yok!), İşgüzar NewYork belediye başkanı Bill de Blasio şehrin merkezine çay bardağı mı? koyalım dinazor heykeli mi? dikelim demek yerine aşağıdaki cümleleri kurmuş..

"..Today, I'm thrilled to share that we're one step closer to achieving that goal: we're giving every single public school student access to computer science education within the next 10 years.

We're calling this program Computer Science for All: Fundamentals for Our Future because it speaks to the reality of the world we live in now. From Silicon Alley to Wall Street to the fashion runways, industries all across our city are increasingly relying on new technologies - and are in need of workers with the experience to help them achieve success... "

"Herkes için Bilgisayar Bilimi" diye bir program başlatmışlar ve 10 yıl içerisinde bütün okullardaki öğrencilerin erişimine açık "Bilgisayar Bilimi Eğitimi" projesini başlatmışlar. Bütçesi de 81 milyon dolar olacakmış. Bu yazıyı okuyan bizdeki yetkililer bizim FATIH projesini taklit ediyorlar diyeceklerdir ama burada ki vurgu donanımdan ve cihaz tüketiminden çok bireylerin "Bilgisayar Bilimi" konusunda eğitim alması. Bu eğitimi alan bireylerin üretici olmaları hedefleniyor değilse 100 saatlik  kurslarla yetiştirilen BTR'ler aracılığıyla yeni nesiller yetiştirmeyi düşünmüyorlar. Bu iş ciddi, adamlar 10 yıllık planla bütün okullara ve öğrencilere erişmeyi düşünürken biz hala öğle yemeği üzeri şekerlemeye devam ediyoruz.

Bu durumda, onlar gider aya, bizdeki yöneticilerle bu tür vizyonlar rüya :-)



Computer Science For All: Fundementals for Our Future


New York'ta gerçekleşitirilecek olan "Computer Science to all" projesi için sorun olarak bakalım neler öne çıkmış. :-) aslında bunun öne çıkacağını ben bundan önce yazdığım bir çok yazıda dile getirmiştim. :-)

"Meeting that goal will present major challenges, mostly in training enough teachers. There is no state teacher certification in computer science, and no pipeline of computer science teachers coming out of college. Fewer than 10 percent of city schools currently offer any form of computer science education, and only 1 percent of students receive it, according to estimates by the city’s Department of Education..."

Öncelikle yeterli sayıda öğretmen bunun nedeni olarak Bilgisayar Bilimi konusunda sertifikasyon olmadığı, ve bu konuda öğretmen eğitimi yapan bir kurum olmadığı bildiriliyor. Ayrıca, okulların sadece %10'nun da Bilgisayar Bilimi konusunda eğitim verebilirken öğrencilerin sadece %1'i bu eğitimi alabiliyorlarmış.

Biz buna benzer durumları 90'lar da Bilgisayar Eğitimi önemlidir diye yola çıktığımızda yaşamıştık. Kısa vadeli çözüm olarak diğer alan öğretmenlerini "Formatör öğretmen (Bilgisayar konusunda)"  olarak yetiştirmek üzere yazları kurslara aldık ertesi yılında Tekamül kursları verdik ve bu öğretmenlerin okullarına dönüp Bilgisayar Eğitimi vermelerini bekledik (sonra bu sisteme yapıştı hala bu tür kurslarla bu işlere devam ediliyor BTR kursları). Bu işin uzun vadede olmayacağı bilindiği için Eğitim Fakültelerinde Bilgisayar Öğretmeni yetiştirmeleri için önce Bilgisayar Eğitimi anabilim dalı (ODTÜ) daha sonraları ise Bilgisayar ve Öğretim teknolojileri Eğitimi Bölümleri kuruldu. o arada baktık ki "bizim çoçuklar zaten biliyor" bu işleri deyip şimdiler de lisans programlarımızı kapatalım diye bazı öğretim üyelerimiz fetva vermeye başladılar. Aslında, bu arkadaşlar bir el atıp şu garip Amerikalılara söyleseler bunlar boş işler gelin size FATİH projesi yapalım diye. Yazık, bakın adamlar 10 yıllık planlar filan yapıyorlar.

Bu tür bir dönüşüm nitelikli öğretmen olmadan başarılamaz. Nitelikli öğretmen de buna inanmayan akademisyenlerce yetiştirilemez. Bu arkadaşlara önerim gölge etmesinler yeter. T. Khun bu tür durumdaki bireyleri eski paradigmanın askerleri olarak tanımlıyor. Aslında, yeni paradigmayı anlamadıkları halde anlamış gibi görünüp yeni paradigmanın içini doldurarak kendi amaçlarına hizmet ettiklerini söylüyor.

Can çıkmadan paradigma çıkmaz. :-) 

Adım gibi eminim düne kadar BÖTE'ler kapansın diyenler yarın aaa olur mu, mutlaka açık kalmalı ve Bilgisayar Öğretmeni yetiştirmeli diye en önlerde yer alacaklar. Onların hazırlayacağı müfredat, metot ve materyallerle yetişecek yeni nesillere de Allah kolaylık versin. 


"Yetkililer bilgisiz, bilgilier yetkisiz."


Salı, Eylül 22, 2015

Bilgisayar Eğitimi VE Öğretim Teknolojileri

Merhaba:

Bugün arka arkaya Bilgisayar (Bilimi) Eğitiminin okulöncesi, ilköğretim çağından başlayarak müfredata konulması konusunda haber paylaştım. 

1) Avustralya'da Kodlama ilkokul Müfredatına Girdi



2) COMPULSORY COMPUTER SCIENCE IN SCHOOLS? GERMANY'S CONSIDERING IT


Bu iki ülke, Avustralya ve Almanya. Bu haberler konusunda bir Araştırma Görevlisi arkadaşla konuşurken şöyle bir cümle kurdu (acayip şaşırdım :-) ya) "hocam siz okulöncesinden başlasın diyorsunuz ama BÖTE öğretim üyelerimiz bölümlerinin lisans programları kapansın, yüksek lisansa gitsin diyorlar..." Aslında, bu görüş yeni değil bölümler açıldığından bu yana bunu değişik şekillerde ifade ettiler (örn. Dünyanın neresinde var bu bölümlerden gibi, ama hiç biri bu olmayan bölümleri bırakıp başka bir bölüme geçmeyi, doğrusunu açmayı denemedi, denediler de ben mi? görmedim). 
Bölümlerin kapanması konusundaki görüş yurtdışında millet okul öncesinden başlayarak Bilgisayar Eğitimi demeye devam ettikleri sürece zor görünüyor. Aslında, başından itibaren bu bölümlerin amacı "Bilgisayar Eğitimi"ydi bunu defalarca yazdım. Bu bölüm mezunu olanların "Bilgisayar Öğretmeni" olması düşünülmüştü (doğru o zamanlarda bu bölümlerden yoktu, olmaması fikrin yanlış olduğunu göstermedi). 

Öğretim Teknolojisinin öğretmeni olmaz. 

Fakat, Temel Eğitim ve öncesi için yeni nesillere algoritmik, bilgisayarca düşünmeyi öğrendikleri sırada yardımcı olacak nitelikli Bilgisayar Öğretmeni artık çağın ihtiyacı olarak karşımıza çıkmış durumda. Son iki örnekte (Almanya ve Avustralya) Bilgisayar Eğitimini yapmak için bu öğretmenlere ihtiyaç duyacak. Yetiştirmek için de ilk adımda bizim bir zamanlar yaptığımız gibi Formatör öğretmen denemesi yapacaklar, sonra görecekler ki bu yol değil ondan sonra nasıl yetiştirebiliriz sorusu onları da bu öğretmenlerin yetiştirileceği bölümlere kadar getirecek (bu arada biz kapatmazsak, dert değil Köy Enstitülerini kapatıp daha sonra oluşturmacı/yapılandırmacı yaklaşımı müfredatlarına koymaya çalışan bir ırkın ahvadı olarak hiç te şaşırılacak bir durum değil). Konuya dönecek olursak, Yeni nesiller için algoritmik, bilgisayarca düşünme becerileri çok önemli. Bunun yanında, yaratıcılık ve eleştirel düşünme becerileri de olmazsa olmazlar arasında. Durum bu olunca da "Bilgisayar Eğitimi" sorunun cevabı oluyor. O yaş guruplarında genel olarak eğitim, alan bilgisine sahip nitelikli öğretmenler  aracılığıyla verilmezse konfeksiyon çözüm oluyor, ya paça uzun oluyor, ya da belden almak gerekiyor :-) Bunun yerine bu iş için yetiştirilmiş nitelikli öğretmenler usta bir terzi gibi sorunu başından çözüyorlar. Eğer ihtiyaç nitelikli "Bilgisayar Öğretmeni" ise bu durumda da BÖTE'leri buna göre şekillendirmekte fayda var. İçinde mutsuz, yaptığı işi sevmeyen dolayısıyla da katkısından fazla sorun üreten akademisyenlerin olduğu bir bölüm yerine benim önerim Bilgisayar ve Öğretim Teknolojisi Eğitimi Bölümlerini "VE" den önce ve sonrasını ayırmakta fayda var. Böylece karşımıza "Bilgisayar Eğitimi" ve "Öğretim Teknolojileri" diye iki bölüm çıkar. Bunlardan "Bilgisayar Eğitimi Bölümü" lisans seviyesinde "Bilgisayar Eğitimi" vermeye devam eder, mezunları okul öncesinden başlayarak "Bilgisayar Öğretmeni" olarak görev yaparlar. "Öğretim Teknolojisi" bu alanda uzman olanların hep söylediği gibi "Yüksek Lisans" seviyesinde bir anabilim dalı olabilir ve ilgili "Enstitüler" bünyesinde lisans üstü seviyede eğitim/öğretim faaliyetine devam edebilir. Bu olmazsa, "Bilgisayar Eğitimi"ne inanmayan bir çok uzman, uzman olmadıkları bir alan açılsın, kapansın, mezunları BTR, VTR, MTR olsun diye zorlama dereceler ve roller bulmaya çalışırken, bizden sonra "Bilgisayar Eğitimi" işini fark eden ülkelerin gerisinde kalırız. Bugün bir akademisyen arkadaşımın hatırlattığı gibi gene "tren kaçar". Aslında şuan içinde olduğumuz tren de doğru yöne gitmiyor. Bu trene bindiğimiz arkadaşlar makinisti kafaya almışlar ve başka bir yöne doğru hızla yol alırken varmak istediğimiz yöne gittiğimizi sanıyoruz. Bir alıntıyla bitireyim;

Yanlış trene bindiyseniz; koridordan ters tarafa yürümenin hiçbir faydası yoktur! Friedrich Nietzsche

Gelin birlikte düzeltelim, ya makinisti değiştirip treni doğru yöne çevirelim, ya da iki farklı hat açalım ve doğru makinistler aracılığıyla herkes doğru yöne gitsin.


Saygılarımla
M. Yaşar Özden

Cuma, Eylül 18, 2015

Amerika'daki Okulların dörtte birinde Bilgisayar Bilimi Dersi verilmesini Dert Etmiş Amerikalılar :-)

Merhaba:
Adamların üzüldüğü şeye bak :-) bizde hiç yok ya!

"Americans agree computer science is important—but only one-quarter of US schools teach it."

Yazının bağlantısını da vereceğim. İçinde bir rapor var, Gallup ve Google ekiplerince 16.000 7-12. sınıf öğrencisi, öğretmeni, velileri, okul müdürlerinin katılımıyla gerçekleştirilen araştırmada bilgisayar bilimiyle ilgili büyük oranda artan bir ilgiye rağmen çalışmaya katılan okul müdürlerinin sadece dörtte biri okullarında bu konuda ders verildiğini bildirmişler (sahi bize durum ne? ben söyleyeyim "0" (5 ve 6. sınıflarda var diyecekler ama bu çalışmanın konusu olan sınıflarda durum evlere şenlik); aynı dökümandan bir alıntı daha yapayım;

"..And as we argue about what should and shouldn’t be taught in US schools, it turns out we agree on at least one thing very clearly: Computer science should be taught. A surprising 85% of parents, 75% of teachers and 68% of principals say that computer science education is “just as important” or “more important” than teaching required courses like math, science, history and English..."

Türkçe mealine gelince, Okullarımızda neyin okutulup neyin okutulmayacağını sorguluyoruz ve diyoruz ki "Bilgisayar bilimi mutlaka okutulmalı" (aynen bizde ki gibi değil mi", neler okutulacak toplumdan gelen istekler üzerine şekilleniyor). İlginç olan anne babaların %85'i, öğretmenlerin %75'i ve zümre başkanlarının %68'i  bilgisayar bilimleri eğitiminin Matematik, Fen, Tarih, ve İnglizce (biz de olsa Türkçe olacaktı) kadar önemli belki de onlardan daha önemli olduğunu söylemektedirler.

Aynı yazıda, bu eğitimin öğrencilerin bilgisayar bilimini kariyer olarak seçmeseler de mantıklı, eleştirel ve yaratıcı düşünme becerileriyle donatılmasında önemli rol oynayacağı söylenmektedir (ben de yıllardır söylüyorum ama dinleyen yok). Bu eğitimin verilmesi sayesinde erkelere nazaran geride kalan kadınlar, azınlıklar da bu şansı yakalamış olacaklardır. Sorunun nereden kaynaklandığı sorulduğunda, en çok iki cevap öne çıkmış #1 "çok zaman alması (sınavlarına hazırlanmak için)", #"yeterli miktarda eğitilimiş öğretmenin bulunmaması" (bu ihtiyacı yıllar önce gördüğümüz için Bilgisayar Eğitimi konusunda önce anabilim dalı, sonra da bölümler açtık ama şimdi onları atamayıp sosyal medya da ne yapıyorlar diye bakıyoruz.:-)) Bu iki şey için bitiriş cümlesi olarak, öncelikler ve nitelikli insan kaynağı sorunu şeklinde yazılmış.
Çözüm önerisi olarak da bütün sivil, kar amacı gütmeyen kuruluş ve devlet olarak öğretmen eğitimini yapmalıyız diyorlar (biz de öğretmen yetiştirip, amacına uygun kullanmamak için büyük bir çaba gösteriyoruz)
Sonuç olarak, "Millet gider aya, bizim memlekette tutmaz bu tür işlerin çözümü için maya" :-)
Özür dilerim uykunuzu bozacak birşeyler söylediysem.

Saygılarımla
M. Yaşar Özden

Kaynak: http://qz.com/502478/americans-agree-computer-science-is-important-but-only-one-quarter-of-us-schools-teach-it/

Salı, Eylül 01, 2015

Digital Divide, Second phase (Sayısal Yarılma, ikinci Aşama)

merhaba:
Digital Divide, ikinci kırılma konusunda ilk yazıyı 9 Ağustos 2009'da paylaşmışım;

Sayısal Yarılma, İkinci Kırılma


2011 yılında ise PISA, ICT sonuçları konusunda yazdığım;

PISA, ICT 2009 Sonuçları Üzerine Görüşler... !


yazısında tekrar vurgu yapmışım. Bu yazılardan amacım "Bizim çocuklar zaten biliyor sendromu" etkisindeki yetkililerimize işin öyle olmadığını anlatmaktı. Ne yazık ki, işler hiç umduğum gibi gelişmiyor bizim yetkililer yetkili olmanın verdiği rahatlıkla bildiklerini okumaya devam ediyorlar. Bugün açıklanan öğretmen kontenjanları beni hayal kırıklığına uğrattı ama şaşırtmadı. Dolayısıyla yola devam, bu konuda diğer ortamlarda paylaştıklarımı burada tekrar edecek olursam;

Milli Eğitim Bakanlığı, 2015 yılı eylül ayı Öğretmen Atama Kontenjanlarına bakınca, ilk aklıma gelen çağın ve ülkenin geleceği için gerekli olan bilgi, beceri ve tutumları yeni nesillere kazandırması için gereken öğretmen ihtiyacı ile ne yazık ki bizim Milli Eğitim Bakanlığı, siyasi iktidar, geçici hükümetin vb.'nin önceliklerinin aynı olmadığını gördüm. Daha önceleri bir kaç kez yazmıştım ve bu yüzden beni eleştirenler de olmuştu ama bir kez daha tekrarlayacağım "yetkililer bilgisiz, bilgililer yetkisiz". 

21. yüzyıl için bütün dünya başka bilgi, beceri ve tutumlara sahip insanları yetiştirebilmek için çaba harcarken bizim ne düşünüp ne yaptığımızı anlamak için "eğitimli olmak gerekiyor". Ben kendimi bu yüce amaç konusunda epeyce cahil hissetmeye başladım. Umarım, bu arkadaşlar haklı çıkarlar. Tarih, bu kadar aymazlığı affetmeyecektir. Sonuç gene kaçan trenler olacak gibi görünüyor. Bu tren yanlış tren "Yanlış trene bindiyseniz; koridordan ters tarafa yürümenin hiçbir faydası yoktur! Friedrich Nietzsche”. Bu öğretmen kontenjanlarıyla, eğitim sisteminin bu öncelikleriyle, 21. yüzyıl bireylerini yetiştirmek mümkün değildir. Bu çağın bireylerinde olması gereken başlıca temel becerileri sıralayacak olursak: Eleştirel düşünme, problem çözme becerileri, yaratıcılık, algoritmik düşünme ve bilgisayarca düşünme diyebiliriz. Eğer, amaç yeni nesilleri bu becerilerle donatmaksa ilan edilen kontenjanlarda bir sorun var. Hatanın neresinden dönülse kardır diye bir atasözü hatırlıyorum. Hemen, şimdi  hiç vakit kaybetmeden doğruları yapmaya başlayabiliriz, bunun için öncelikle okulöncesinden başlayarak bütün temel eğitim kademelerine zorunlu Bilgisayar Eğitimi için bir program hazırlanmalı, bunun vazgeçilmez insan gücü olan Bilgisayar Öğretmenlerini bütün sistemin ana unsuru haline getirecek atama politikaları belirlenmeli ve bu yapılanma acele olarak uygulamaya alınmalıdır.   Değilse, kaderimiz olan "Orta gelir tuzağından" bu atama mantığıyla, TOKİ ve Tuble Yol (işsizlik düşer, milleti amele yapar, ekonomi geçici olarak rahatlar. Harç bitip yapı paydos olunca işsizlik artar ekonomik gerçeklerle yüzleşilir) yaparak çıkmak mümkün değil. Gelen çağ nitelikli insanların hakim olduğu yükte hafif pahada kıymetli ürünleri üretecek bireylerin çoğunlukta olduğu ülkelerin gelişmiş ülkeler olduğu diğerlerinin ise ikinci sınıf bir hayata mahkum olduğu sayısal yarılma, ikinci kırılma; (Digital Divide) başladı ne dersiniz bu yöneticilerle başarılı olabilir miyiz?

http://myozden.blogspot.com.tr/2009/08/merhaba-ulkemizde-temel-egitimin-1-12.html

Bitirken iki öneri yapacağım; birincisi Bilgisayar, Bilişim Öğretmenlerine, "Önce seni görmezden gelirler. Sonra sana gülerler. Sonra seninle savaşırlar. Sonra kazanırsın..." Mahatma Gandhi. Haklısınız vazgeçmeyin kazanacaksınız.

Siyasilere ve MEB yetkililerine, Lütfen artık bu çığlığa kulak verin, bu sadece bir öğretmene kadro bulma işi değil ülkenin ve yeni nesillerimizin geleceği. umarım sağ duyulu birileri duyar ve gereğini yapar.

Saygılarımla