Merhaba;
Marc Prensky tarafından alanyazına sunulan Digital Natives, Digital Immigrants kavramlarının üzerinden nereyese 20 yıl geçmiş okumak isteyenler için aşağıda makalenin adresini paylaşıyorum.
Digital Natives, Digital Immigrants By Marc Prensky |
Bu makaleyi ilk okuduğumda kendi durumumu gözden geçirip hangi tanıma uyduğumu düşünüp sonunda "Yeşil Kartı olan Digital Vatandaş" grubunda olduğuma karar vermiştim. Nedeni olarak, tam olarak Digital Vatandaşların olduğu tanıma uymuyordum öte yandan ise tam olarak Digital Göçmen gurubunda da değildim. O dönemlerde Digital Vatandaş olmak için digital ortamlara katılmak için gereken şeyin bu olanağı sağlayacak cihazlara sahip olmakla gerçekleşebileceği fikri yaygındı. Hatta bu amaçla projeler oluşturulma peşindeydi araştırmacıların çoğu, örneğin MIT'nin her çocuğa 100 dolarlık dizüstü bilgisayar verme projeleri bunların en çok ses getirenlerinden birisi olmuştu, sahi ne oldu o ve benzeri projelere. Yıllar, sadece cihaz sahiplenme yönünde yapılan bu tür projlerin istenen sonuçları vermediğini göstermekle geçti ama biz ders aldık mı? :-)
Bu girişimlerin tek bir sonucu oldu bu cihazları üretenlerin karlılıklarını artırmak. Durumu doğru anlaymadığımız ve ona göre önlemler alamadığımız için geçen mart ayında yüzleştiğimiz COVID-19 pandemisi geçen yılları doğru değerlendirip Öğretmen Eğitimini ve Öğrencisini hazırlayanlarla buna hazır olmayanların kesin bir şekilde ayrıştığı bir dönemi yaşamamıza neden oldu. İşin ilginci hala bu dönemin içindeyiz ve ne zaman biteceği ve nasıl biteceği konusunda bir plan, program ve çabaya rastlamak için gene uzun zaman alacak gibi. Görünen bir gerçek var ki hayatımızda hiç birşey eskisi gibi olmayacak. Özellikle eğitim ve öğretim bundan çok etkilenecek, artık kendimizi geleneksel eğitim/öğretim ortamlarının çevrimiçi ortamlarla "Harmanlandığı" yeni bir sisteme uyumlu hale getirmek bir zorunluluk. Bu ortama uyanlar Digital Vatandaşlar olurken, uymaya çalışan Digital Göçmenler gurubunun yanına COVID-19'dan sonra birde Digital Köleler eklendi.
Digital araç ve gereçlere sahip olup onları sadece kullanabilme yetisi artık toplumları bu ortamların üreticisi yapmıyor, asıl ve kök sorun bu araçları üretim amaçlı olarak kullanabilme bilgi, beceri ve tutumlarıyla yetiştirilmiş bireyleri olan toplumları bu çağın Digital Efendileri yaparken diğerlerini Digital Köleler olarak yaşamaya mahkum edecektir demek çok iddialı bir söylem olmayacaktır :-)
Artık, bilgiye (enformasyon aslında) erişim sorun olmaktan çıktı, dolayısıyla "Bilmek yetmez, yapabilmek gerekir, bilenler kusura bakmasın Google'ı işe aldık" cümlesini ilk kurduğumdan bu yana çok zaman geçti fakat bir arpa boyu yol alamadık.
Yeni çağların efendisi, kaçan trenlerin yolcusu olmak istemiyorsak, bilen değil, yapabilen bireyleri yetiştirebilecek değişim ve dönüşümleri bir an önce hiç beklemeden hayata geçirmeliyiz. Örneğin, teoriden fazla uygulamayı öne alan, problemi okunan bölümün sonunda gösteren yöntemlerden, hayatla ilgili problemlerin üzerinden teorinin öğrenildiği yeni öğretim programlarına geçmeliyiz. Bütün öğrencilerimize "Bilgisayarca Düşünme" becerilerini bu ortamlarda yaparak yaşarak kazandırmaya yönelmeliyiz. Öğretmen Eğitimlerinde alan bilgisi, Pedagojik Formasyon yanında mutlaka "TEKNOLOJİK FORMASYON" kazandırmalıyız.
Bunları yaparken hiç aklımızdan çıkarmamalıyız ki "Eğitimde dönüşüm zaman ister", dolayısıyla, sabırla vazgeçmeden bunları yapabilirsek önümüzdeki yılların "Digital Efendileri" :-) arasında yer alabiliriz. Unutmayalım, Bilgi güçtür (knowledge is power) ve Bilgi paylaştıkça çoğalır diyerek bitireyim.
Prof. Dr. M. Yaşar Özden
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder