Pazartesi, Eylül 15, 2014

Ekonomide Yaptığımızı Eğitimde Yapamaz mıyız?

merhaba:
Soru çok basit "Ekonomide yaptığımızı Eğitimde yapamaz mıyız?" bu soruyu sormamın nedeni 12 Eylül 2014 tarihinde yayınlanan ve Enver Aysever'in sunduğu "Aykırı Sorular" programında "...Bir ülkede eğitim alanında yapılan reformların sonuçlarının en az 10 yılda karşılık bulacağını ... " söylemiştim. Programa birlikte katıldığım sayın Müge İplikçi bu cümlemi 15 Eylül 2014 tarhinde Vatan Gazetesinde yazmış olduğu yazıda tekrar vurgulamış. Evet, Eğitim alanında yapılan ve başarılı olmuş değişimler hep zaman almıştır. 

Bu veriyle yola başlayınca bizim içinde reçete, gerçekleştirilecek değişimler için yeteri kadar zamanı verecek çözümler üzerinde düşünmemizi ve uygulama başladıktan sonra sürekli olarak ölçmemizi ve değerlendirmemizi bu işlemlerin sonucunda eğer gerekiyorsa düzeltmeler yapmamızı söylüyor. Bu söylediğim şeyler çok da kolay değil. Ülkemizde Milli Eğitim konusunda yapılanlara bakınca yukarıda yazdıklarımın hayal bile edilemeyeceği bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. 

Bunun benzeri bir durum 90'lı yılların sonu 2000'lerin başına kadar ekonomi alanında aynen bir kadermiş gibi yıllarca ülke olarak bizleri rahatsız etti, ta ki Kemal Derviş'in gelip o meşhur değişim/dönüşümleri yapmasına kadar. Kemal Derviş'in başarısının arkasında o programın uygulamasına olanak sağlayan siyasi irade ve kararlılık vardı. Ekonomide o dönemde başlayan bu program hiç taviz verilmeden küçük değişimlerle günümüze kadar uygulandı. Bu programın eksileri ve artıları ekonomistler tarafından tartışılabilir ama başarısının arkasında kararlı bir siyasi irade olduğu konusunda galiba çok daha fazla destek bulunabilir. Ekonomi konusunda bu kadar kararlı olan son dönemki iktidar nedense aynı kararlılığı eğitim sistemimizde gösteremiyor. Sürekli olarak yapılan reformlar faydadan fazla zarar getiriyor. Bu cümlemi destekleyecek uluslararası birçok kaynak bulmak mümkün (PISA, TIMMS vb.) 

Eğitim, sadece çouklarımızın okula gitmesiyle sınırlı bir olgu değil, ekonomi de eğitimle doğrudan ilgili (Orta Gelir Tuzağı?). Çağın gereklerine göre yetişmiş insan gücünüz yoksa günümüzün dünyasında var olmak çok da kolay değil. Dolayısıyla, bu çağın bilgi ve beceriyle donanmış bireyleri yetiştirmek üzere Eğitim Sistemini yeniden yapılandırmamız ve bu değişim için gerekli zamanı vermeliyiz. 

Fakat ülkemizde Eğitim konusunda en önemli cümle galiba "Eğitim Şart". Eğitim ne yazık ki bunun ötesine geçemiyor. Bugün çıkan gazetelerde ana muhalefet partisiyle ilgili haberler yer alıyordu. 


Yukarıdaki resimde 16 çok değerli insanın resmi var, görevlerine baktığımda "Parti içi Eğitim" bile var ama ülkenin en önemli olması gereken konusu "Eğitim/Öğretim" konusunda kimse yok. Demek ki bu konu sorun değil herkes durumdan memnun ya da bir çözüm önerisi yok.
 
Son söz olarak, eğer yeni nesillerimizi bu çağın gereği olan alan bilgisi, meslek bilgisi, yanında iletişim becerilerine, ortak çalışma becerilerine sahip, yaratıcı düşünme becerileriyle donanmış, eleştirel düşünebilen, algoritmik problem becerilerine sahip, bilgisayarca düşünebilen (Computational Thinking) media ve bilişim teknolojilerine hakim üretici bireyler haline getiremezsek o meşhur tren gene kaçacak gibi. Bundan 50 yıl sonra babayiğitler aramak yerine bugünden  Eğitime gereken önemi vererek işe başlamakta ve kararla sürdürmekte fayda var.

Saygılarımla

M. Yaşar Özden



Hiç yorum yok: